Türkler sefalet bağımlısı mı? Türkler için geri kalmışlıktan kurtuluş yok mu?

aegeanocturne
2 min readJan 13, 2021

--

Türkiye her kuşakta kendisini seven evlatlarını yedi, astı, hapsetti, yurtdışına sürdü. Bir yandan astıklarına yanarken bir yandan da yenilerine darağaçları vaat ederek umudunu yitirmiş bir korku cumhuriyetine dönüştü.

Yıl olmuş 2021, ülkenin büyük çoğunluğu garip bir şekilde hala fakirliği ilahi bir fazilet zannediyor. Fakirlikle gurur duyup övünüyor. Dün tenceresinde 2 bardak bulgur+3 bardak su ile aş kaynatan insanlar bugün artan enflasyon nedeniyle 1 bardak bulgur+5 bardak su kaynatıyor. Evet bununla beslenip övünüyorlar. Garip bir şekilde insanlar intihar ediyor. Cinnetler, ihmaller, bunalımlar had safhada. Toplumda insanların canları yanıyor ama USD/TRY ve AYD/TRY grafiklerine şaşırmanın haricinde ülke insanlarından da bir tepki gelmiyor. (AyçiçekYağıDeğeri/TürkLirası)

Bunun yanında iyi eğitim almış, algıları gelişmiş, dijital çağın gereklerini görebilen yukarıda yazdıklarımın da hepsinin farkında olan az sayıda bir kesim daha var ki bu kesim genelde ‘ekşi sözlük’te takılıyor. Ülkede sıklıkla dile getirilen ‘milli birlik ve beraberlik ruhu’ söylemlerine kulakları tıkalı olan bu kesim adeta maymun gözünü açtı’ deyimini özetliyor.
Gözünü açan bu maymunlar sürekli başarılı olmak istiyor fakat yalnızca kendileri için başarılı olmak istiyor, ülke umurlarında değil. Çünkü bu maymun kesim, hayata hayalperest ve kaderci değil bilimsel olarak verileri analiz ederek realist yaklaşıyor. Biliyor ki cari ekonomik verilerde ve gelecekteki makro ekonomik perspektifte umut görünmüyor. Biliyor ki kendi hayatından öte çocuğunun geleceği dahi borçlu, şaibeli ve emniyetsiz.

Anlaşılan o ki içi hortumlanmış 80'lerden ve yerinde saymış 90'lı yıllardan hiçbir ders almayan Türkler, gariban edebiyatı yaparak boşa kürek çekmeyi seviyor, bundan da haz duyuyor. Tarihte hep olduğu gibi Türkiye bu treni de kaçıracak. Türkiye’deki dijitalleşme, internetten alışverişin yaygınlaşmasıyla sınırlı kalacak gibi görünüyor. Çünkü ülke toplumsal olarak sürekli yanlış kararlar veriyor. Verimsizlik, eğitimsizlik had safhada. Eğitimde, hukukta, sağlıkta, medyada, ekonomide ve bağımsız kamu kurumlarındaki yozlaşma ve çöküntü had safhada. Dışarıya beyin göçü ihraç edip yerine ayaktakımı araplar ithal ediyoruz. Bu da ülkenin kalitesini çektikçe aşağıya çekiyor. Bunun da toplumdaki canlı yansımasına her geçen gün şahit oluyoruz. En az bi 20 sene daha yerinde sayarak 2040'a pinekler bu ülke.. Üüüüüü.

Dipnot:
*
Avrupa’da 1450'de Gutenberg ile ilk kullanılmaya başlamasından sonra matbaa, İ.Müteferrika ile ancak iki buçuk asır sonra Osmanlı’ya gelebilmiştir. (Sebebi de Kuran’ı elle yazıp çoğaltanların rant gelirlerinin elden gitme korkusu ve baskısıdır)

* Sanayi Devrimi’ni ancak ve ancak bir asırdan uzun bir süre sonra Atatürk zamanında görebilen Türkler, önümüzdeki süreçte dijital dönüşümü de ıskalayarak ziyan olup geri mi kalacak?

* Bir tarafta Mars’ta koloni kurmayı amaçlayan ‘Mars One’ ve insan beyni ile bilgisayarın entegrasyonunu amaçlayan ‘Neuralink’ projeleri diğer tarafta ise yerli ve milli söylemleriyle avutulan seyirci ve muhtaç bırakılmak istenen bir ülke, Türkiye…

--

--

aegeanocturne

Bireyin kişisel çıkarı ne zaman max olur? Ancak topluma minimum katkı sağladığında. Kapitalizmin kurallarını ben değil İngilizler yazdı! | aegeanocturne@pm.me